Penil venöz kaçak ya da venöz yetmezlik; ereksiyon esnasında toplar damarlarda normalde olmaması gereken geriye dönüşün olması ve penis içinde yeterli kanın birikemeyip sağlıklı sertleşmeyi oluşturamadığı duruma denir.

Penisin korpus kavernozum denilen sertleşmeyi sağlayan silindirlerinde ereksiyon esnasında hormonal ve sinirsel modülatörler sayesinde arteriel (atar damar) kan akımı yüksek hızda gerçekleşirken, düz kaslar arasında sıkışan venöz (toplar damar) damarlardan geriye kaçış olmayarak penis içi kan basıncı artar ve böylece ereksiyon (sertleşme) gerçekleşir.
Ereksiyon esnasında kanın peniste hapsolması gerekirken rigid ereksiyon fazında gerek doğuştan (konjenital) gerek sonradan oluşan travmalar nedeni ile düz kas ve damarsal yapılardaki bozulmalar sebepli venöz kan kaçağı oluşur.
Konjenital veno-okluziv disfonskiyon ya da bilinen adı ile doğuştan venöz kaçak tipik olarak genç yaşlarda belirti verir. Bu bireyler hayatının hiç biri döneminde vajinal penetrasyona yeterli sertliğe ulaşamadıklarını ya da çeşitli tedaviler ile ulaşsalar bile orgazm olamadan penil sertliğin kaybolduğundan bahsederler.
Hastalardan alınan ayrıntılı hikaye sonrası penil venöz kaçak şüphesi olan hastalarda penil doppler ultrasonografi uygulanması doğru tanı konulmasında oldukça etkilidir. Penil doppler ultrasonografi hem arteriel hem de venöz yetmezlik tanısını koydurabilir.
Venöz kaçak tanısı konulan hastalar çoğunlukla ilaç, P-SHOT ve ESWT tedavisinden fayda görmeyen hastalardır. Bu yöntemlerin başarı şansı da düşüktür. Bu hastalar için bilimsel literatürde ablasyon, embolizasyon ve venöz kaçak ameliyatı (ven ligasyonu) tanımlanmıştır. Bu yöntemler kısa vadede başarılı olsa da orta ve uzun dönem sonuçlarında nüks oranı fazla olduğundan penil protez cerrahilerine de sıkça başvurulmaktadır.
Bilimsel olarak sınırlı çalışma yapılmıştır. Çeşitli sklerozan ajanlar kullanılarak bu damarların tıkanması amaçlanır. Günümüzde sık uygulanan bir yöntem değildir.
Anjiografik bir işlemdir. Damarlara mikrokatater yardımı ile ulaşarak periprostatik venler ve dorsal ven embolizan ajan ile tıkanır. Böylelikle venöz kaçağın engellenerek ereksiyon esnasında penis yapısında yeterli rigiditenin oluşması hedeflenir. Yapılan bilimsel çalışmalarda ilk 3 aylık sonuçlarının %80-90 başarısı bulunsa da birinci yıl sonunda başarı oranı %50 civarına düştüğünü göstermiştir.
Penisin derin dorsal veni ve kavernozal veninin küçük bir kesi yardımı ile cerrahi olarak bağlanması prensibine dayanır. Tıpkı venöz kaçak embolizasyonu gibi ilk periyod sonuçları başarılı olsa da birinci yıl sonunda yüksek nüks oranına (%30-40) sahiptir. Bu nüksü azaltmak için çeşitli teknikler denenmiştir. %10-40 vakada penil kısalma, %10 penil yamulma ve daha az oranlarda his kaybı ve yara yeri enfeksiyonları bildirilmiştir.
Penil venöz kaçak için uygulanan ven ligasyonu ortalama 1 saat sürer. Genel ya da spinal anestezi altında uygulanabilir.
Genç hastalarda sebebi bilinmeyen venöz kaçak ya da travmaya bağlı gelişen penil venöz yetmezlik patolojisinde en etkili ve başarısı yüksek tedavi yöntemi penil implant yerleştirilmesidir. Daha basit tedavi yöntemleri ile sonuç alınamıyorsa penil protez cerrahisi kaçınılmazdır. Ancak tedavinin maliyetinin yüksekliği dezavantajıdır. Geri dönüşsüz olması konusunda da hasta bilgilendirilmelidir. Özel bir durum yoksa diğer penil implant nedenleri gibi üç parçalı şişirilebilir penil protezler tercih edilmelidir.