Mesane kanseri erkek cinsiyetinde 7. en sık, her iki cinsiyet göz önüne alındığında en sık 11. kanserdir.
Mesane kanseri saptanan hastaların büyük çoğunluğu (%75) endoskopik (kapalı) ameliyatlar ile tedavi olabilen düşük evreli patolojilerdir (kasa invaze olmamış kanser). Ancak mesane kanseri maalesef sık tekrarlayan özelliktedir. Ayrıca mesane tıpkı kalın bağırsak (kolon,rektum) gibi lümenli (içi boş) organ olduğundan takiplerinde görüntüleme yöntemlerinin (Tomografi, Ultrasonografi) yanında endoskopi (sistoskopi) de olmalıdır.
Mesane kanseri risk faktörleri arasında sigara ve tütün ürünleri en önemli risk faktörüdür. Boya işlerinde ve petrol sanayide çalışanlarda maruz kalınan kimyasallar da (aromatik aminler) diğer önemli risk faktörleridir. Genetik, bazı enfeksiyonlar (sistozoma),mesane taşı (kronik irritasyon),bazı nedenlerle alınan radyoterapi (ışın tedavisi),erkek cinsiyet ve ileri yaş da diğer bilinen risk faktörleridir.
Avrupa Üroloji Birliği tarafından yayınlanan kılavuzlarda mesane kanseri tanısı konulduğu anda bile sigarayı bırakmanın onkolojik sonuçları olumlu yönde etkilediği belirtilmiştir. (bkz. https://www.drarifdemirbas.com/tr/blog/sigara-ve-urolojik-kanserler)
Mesane kanseri belirtilerinde en sık karşılaşılan idrardan kan gelmesidir. Bu kanamaya genellikle pıhtı parçacıkları eşlik eder ve ağrı, çoğunlukla görülmez. İdrarda kanama dışında sık idrara çıkma, idrarda uzun süreli yanma, ani idrara çıkma isteği de görülebilir. Hastalığın ileri evrelerinde halsizlik, kilo kaybı, böbrek yetmezliğine bağlı bulgular, idrar çıkaramama, yaygın vücut ağrısı görülebilir.
Özellikle mesanenin derin tabakalarına yayılan kanserleri lenfatik ve hematojen (kan yolu ile) vücudun diğer bölgelerine ve mesanenin çevre dokularına yayılır.
Mesane kanserleri bölgesel lenf bezleri hariç en sık akciğer, kemikler ve karaciğere sıçrar. Metastatik hastalığın seyri agresif ilerler. Mesane kanserinde erken tanı bu nedenle çok önemlidir.
Hastalar mesane kanseri belirtisine uyan şikayetler ile başvurduğunda risk faktörlerine göre karar verilir.
Örneğin 30 yaşında sigara içmemiş kadın bir hasta idrarda kanama ile başvurduğunda bu hastanın risk faktörü olmadığından öncelikle idrar yolu enfeksiyonu ve böbrek taşları olabileceğinden ultrasonografi ve kan idrar tetkikleri daha uygun yaklaşım olacaktır. Ancak belirgin risk faktörü olan hastalar için altın standart tanı yöntemi sistoskopidir.
Bir kamera ve fiber optik sistemiyle idrar kanalından girilerek mesane içinin büyütülmüş görüntülemesi yapılır ve böylece çok küçük tümörler bile başlangıç aşamasında saptanmış olur. Bu işlem lokal, bölgesel ya da genel anestezi altında yapılabilir. Şayet tümör saptandıysa biyopsi ya da tümörün komple alınması işlemi de yapılabilir (TUR-M).
İdrar sitolojisi de hem takipte hem de ilk tanıda önemli bir belirteçtir. Ayrıca hastalığın ilk tanısında, evrelemede ve takiplerde bilgisayarlı tomografi (BT),BT Ürografi, Manyetik rezonans (MR) ve nadiren de PET-BT gerekebilmektedir.
Mesane kanseri tanısı konulan hastaların tedavisi ilk evrelerde (Ta, T1, CIS) kapalı (endoskopik) ameliyatlar ile yapılır. Bazı durumlarda mesane içine ilaç tedavisi (immünoterapi, kemoterapi) de yapılır. Ancak patolojik incelemeler sonrası mesanenin kas dokusuna (T2) ve daha derinlere sirayet eden kanserlerde mesanenin tümüyle alınması gerekir.
Hastalığın büyük çoğunluğu (%75) yüzeysel evrede (Ta, T1) saptandığından bu evre için endoskopik yolla yapılan transüretral rezeksiyon (TUR-M, kapalı ameliyat) genellikle yeterli olup radikal cerrahiye (açık ameliyat) gerek duyulmamaktadır. Ancak bu evreler için de ilave intravezikal (mesane içine uygulanan) ilaç tedavileri gerekebilir.
Özellikle T1 evre, bazen de nüks ihtimali fazla olan Ta evredeki hastalar için için uygulanan BCG (bacillus calmetta guerin) aşısı hem hastalığın tekrarlama hem de ilerleme ihtimalini azalttığı bilinmektedir.Yine hem tümör odak sayısı, büyüklüğü ve tekrarlama hızına bağlı olarak yüzeysel mesane kanseri hastalarına Epirubisin, Mitomisin-C gibi kemoterapatik ajanlar intravezikal yoldan (mesane içerisine) uygulanması gerekebilir.
Bir çeşit immünoterapi (bağışıklık hücreleri yoluyla kanserle mücadele) yöntemi olan BCG bağışıklık sistemini uyararak mesane kanseri hücrelerine karşı immün yanıt oluşmasını sağlayarak mücadele eder.
İdrar yolundan sonda takılarak hazırlanan BCG Aşısı mesane içine uygulanır. Hastanın idrar yapmadan yaklaşık 2 saat boyunca bu ilacı mesanesinde tutması istenir. Hasta bu süre zarfında çeşitli pozisyonlarda yatarak mesanenin tüm duvarlarına ilacın etki etmesi amaçlanır. İlk etapta haftada 1 kez 6 haftalık tedavi uygulanır. Sonra hastalığın seyrine göre belli aralıklarla yine BCG ilacı uygulamak gerekebilir.
Mesane kanserinde BCG tedavisi etkili bir yöntemdir ancak bazı yan etkileri de bilinmektedir. İdrarda yanma, ara ara idradan hafif kan gelmesi, hafif eklem ağrısı beklenen minör yan etkiler olup ateş, halsizlik ise yine beklenebilecek ancak önemsenmesi gereken yan etkilerdir. Ciddi kanama enfeksiyon ve nadiren böbrek, karaciğer yetmezliği oluşturabilir. Sizi rahatsız eden yan etki her ne olursa olsun doktorunuzla iletişim halinde olmalısınız. Ayrıca BCG tedavisi başlamadan önce hasta olası yan etkiler konusunda bilgilendirilmelidir.
İleri evre mesane kanserinde mesanenin tümüyle alınması gerekir. Radikal sistektomi denilen bu ameliyat çoğunlukla açık yöntemle yapılır. Laparoskopik ve robotik yöntemle de aynı ameliyat uygulanabilir.
Mesanenin derin tabakalarına (kas tabakalarına) sirayet etmiş mesane tümörleri için ise ilk seçenek tedavi yöntemi mesanenin tamamen çıkarıldığı Radikal Sistektomi ameliyatıdır. Bu cerrahi işlem de cinsiyete göre rutin olarak çevre organların (erkekte prostat ve meni bezleri; kadında rahim ve vajinanın küçük bir kısmı) ve belirli alandaki lenf nodlarının da çıkarılması gerekmektedir.
Mesane çıkarıldıktan sonra bağırsaklardan yapay mesane oluşturularak hastanın diğer faktörleri göz önüne alındıktan sonra ya karına ağızlaştırma yapılır ya da idrar kanalına yeniden anastamoz (birleştirme) yapılarak idrar çıkışının devamı sağlanır.
Özellikle başlangıç evresindeki (Ta, T1) mesane kanserinin ilerlemeden tanısının konulması ve mesanenin alınmadan tedavisinin yapılması açısından önemlidir. Düşük evreli mesane kanseri olan hastaların da sistoskopi takiplerine zamanında ve aksatmadan gelmesi ve gerektiğinde ilaç tedavisini (BCG, kemoterapi) düzenli olarak almaları mesanenin korunmasına yardımcı olur ve radikal sistektomi ameliyatına gidişatı azaltır.
Mesane kanseri takibinde ne yazık ki yeterince duyarlı kan örneği ile ölçülebilen bir test yoktur. Hastalığın seyrinin takibinde en sık kullanılan yöntemler; sistoskopi, idrar sitolojisi ve bilgisayarlı tomografi’dir.
Düşük evreli yüzeysel mesane kanserinde (Ta, T1) başlıca takip yöntemi idrar torbasının kamera ile görüntülenmesi yöntemi olan Sistoskopi ’dir. Lokal anestezi ile bile kolayca uygulanabilen bir yöntem olup hastalığın başlangıç evresine, ilk tanıdaki tümör sayısına, boyutuna, tekrarlama hızına ve hasta ile ilgili diğer faktörlere göre belirli aralıklarla yapılır. Özellikle T1 evresinde idrar sitolojisi (idrar örneğinin patoloji laboratuarında incelenmesi) de hastalığın takibinde kullanılan önemli bir araçtır.
Gerek düşük evreli gerekse ileri evre mesane kanserinin cerrahi sonrası takibinde böbrek ve üreter adlı idrar kanallarındaki olası tümör nüksünü ve diğer organlara olan metastazları gösteren bilgisayarlı tomografi önemli görüntüleme yöntemidir.
İleri evre mesane kanserinde ‘mesanenin alınarak bağırsaktan yeni mesane yapılması işlemine alternatif tedavi yöntemi var mı?’ sorusu hastalarımızca sıkça ve haklı olarak sorulmaktadır. Çünkü radikal sistektomi ameliyatı hayat konforunu belirli ölçüde bozabilen ve istenemeyen etkileri olabilen bir cerrahi prosedürdür.
İlk başta unutulmaması gereken noktalardan biri mesanenin kas dokusuna sirayet etmiş kanseri için altın standart tedavi yöntemi radikal sistektomi olmasıdır. Ancak bazen hastaların ciddi ek hastalıklarından kaynaklı bazen de hastanın bu cerrahi yöntemi kesinlikle istememesinden dolayı alternatif olarak kemoterapi, radyoterapi ve sistoskopi (gereğinde tur- mt) üçlü yöntemi ile kombine edilerek ‘mesane koruyucu yaklaşım’ gerçekleştirilebilir.
Bu yaklaşımın da yan etkilerinin bazen ciddi olabileceği unutulmamalı ve hastalar tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisi görüş alışverişinde bulunmalıdır.
Whatsapp: +90 532 485 0016
Instagram: @drarifdemirbas
Youtube: @drarifdemirbas
Not: Sayfa içerikleri bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavide en doğru kararı başvurduğunuz hekim verecektir. Sayfa içeriklerindeki eksiklikler zamanla giderilecektir.